Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür fakat gene de vaktinde yetişir derler.

Nurullah Sağlam’ın zamansız istifası da böyle bir şey.

Yönetimin gerçekleri geç de olsa görmesi iyi bir gelişme. Buradaki sıkıntı istifanın zamanlaması. Nurullah hoca ilk yarının ortalarında istifa etmiş olsaydı şu an ki tablo çok farklı olurdu. Gelen hoca önünü rahat görür, eksik olan bölgeleri daha iyi analiz edip transfer politikasını netleştirebilirdi. Ama şu an kaliteli bir hoca bulmak da, yarana ilaç olacak, seni bulunduğun kaostan kurtaracak futbolcu bulmak da çok zor.

Çünkü böylelerinin sayısı çok az!

Metin Diyadin’in gelmemesinin en büyük nedeni bu. Mersin İdman Yurdu’nun şu an ki kadrosunun yeterli olmadığını, kendi sistemini uygulayamayacağını düşündüğü için yönetimin teklifine ilk hayır dedi Metin Diyadin.

Bu sıralar takımın üstünde bir sis perdesi var ve bu sis perdesi yelpaze ile dağıtılmaz; akıllıca bir yol izlenmez ise hem takım, hem kulüp sis içinde kaybolur; sis dağıldığında kendimizi bir alt ligde görebiliriz.

Mersin İdman Yurdu ikinci yarı ligde kalma adına resmen ‘Kurtuluş Savaşı’ verecek.

Bu noktada en önemli unsur takımın komutanı. Doğru komutan ile savaşı kazanırsın, yetersiz komutan ile savaşta erken teslim olursun. Kenarda olacak komutanın lobisi olacak, liderlik vasıfları olacak, olası bir krizi yönetebilecek nitelikte olacak.

En önemlisi, maçı yöneten hakemin iki defa düşünmesini sağlayacak nitelikte bir hoca olmalı. İşte bu noktada yukarıda yazdığım gibi istifa çok zamansız geldi. Bir ay önce istifa etmiş olsaydı hemen hemen bir çok kişin beğendiği, açıklamalarının dikkate alındığı Mustafa Denizli takıma ve kente bir hava getirebilirdi. Şu dakika itibari ile kötünün iyisini bulmak zorundalar.

İnsan dışı ile karşılanır içi ile uğurlanır. Sanırım bu söz tam Nurullah Sağlam’ın gidişine uygun bir söz. Nurullah hoca Mersin’den sağlam gitmek adına takımı ateşe atarak gitti. Bu da bize ders oldu.

Artık kitabı kabına göre değerlendirmeyiz!