Anasayfa | Künye ve İletişim | Sık Kullanılanlara Ekle
Anasayfa İçel İdman Yurdu Basketbol Salon Sporları Genel Haberler Amatör Sporlar Galeri Olimpik Oyunlar Tarsus İdman Yurdu
YÜKSEL’EN DEĞER

2377 kez okundu . 0 yorum yapıldı.


Haber Tarihi : 21.09.2018 10:10:00

Mersin’in yetiştirdiği ünlü FİFA kokartlı hakemlerden Vedat Yüksel’e bir dokunduk, bin ah işittik. Hayatını spora adayan genç spor adamı hakemliği bıraktıktan sonra spora daha iyi hizmet etmek için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde görev aldı. Burada kısa sürede ürettiği başarılı projelerle adından sıkça söz ettiren Yüksel, zaman zaman eleştirilerden de nasibini aldı. Vedat hoca ile Maraton’dan futbola kadar ne varsa konuştuk. Biz sorduk Yüksel yanıtladı.

HAKEMLİĞE LİSEDE BAŞLADI
SORU: Hocam biz sizi tanıyoruz ama tanımayanlar için ilk olarak kendinizi biraz tanıtır mısınız? 
V.YÜKSEL: 1974 yılında Mersin’de dünyaya geldim. İlk ve orta eğitimimi Mersin’de tamamladım. Lise yıllarında futbol hakemliğine başladım. İlerleyen yıllarda üst kademe hakemliği yaptım. 1997 yılında Çukurova Üniversite Beden Eğitim Meslek Yüksekokulu’nu kazandım. 2001 yılında Beden Eğitimi Meslek Yüksekokulu’ndan mezun oldum. Aynı yıl Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde spor uzmanı olarak göreve başladım. 2004 yılında Süper Lig hakemi oldum. 2008’de de FİFA hakemi oldum. 
“KOCAMAZ’IN SPORU SEVMESİ ÖNÜMÜZÜ AÇTI”
SORU: Belediye serüveni nasıl başladı? Aklınızda böyle bir şey var mıydı?
V.YÜKSEL: Aklımda böyle bir şey yoktu. 2013’te bu işleri unutturacak bir şey çıktı karşıma. Akdeniz Oyunları Mersin’e verildi. Ben Akdeniz Oyunları’nda spor direktörlüğü yaptım. Dolayısıyla çok yoğun bir süreçti.  2014 yılında Burhanettin Kocamaz’ın belediyeyi kazanmasının ardından teklif geldi ve ben de bu bilgi birikimimi Mersin için aktarmak istedim. Şunu fark ettim ki belediyelerdeki hareket kabiliyetimiz Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nden fazla. Buradaki en büyük şansımız sporu seven bir belediye başkanımız var. Sporu sevmesi önümüzü açtı diyebilirim. Belediyede Gençlik ve Spor Müdürlüğü yapmaya başladım. 4,5 yılda iyi yol aldık. 
Göreve ilk geldiğimizde gördük ki Akdeniz Oyunları için yapılan tesisler kullanılmamış. Biz antrenörler getirmeye başladık. Kurslar açtık. Personel aldık, istihdam sağladık. Bizim için kurslar çok önemli. 13 tane kursumuzda 20 bin çocuğa dokunduk. 
Ayrıca Maratona bin kişi ile başladık ama geçtiğimiz yıl 52 bin kişi koştu. Bu sene hedefimiz 100 bin. Mersin’in en avantajlı yönü maraton parkurunun düz olması ve sporcuların kaliteli olmasıdır. Geçen sene bronz levele başvurduk. Bronz levele başvurunca öyle hemen alamıyorsunuz. Tabi İstanbul 40 yaşında biz henüz 3 yaşındayız. Dolayısıyla bizim önümüzde uzun yıllar var. Biz bir maraton kültürü oluşturmak istiyoruz. Bunun için de basit bir örnek vereyim, biz Milli Eğitim aracılığıyla okullarda 2 yıldır maraton ile ilgili resim yarışmaları düzenliyoruz. Çocuklar maratonla ilgili resimler çiziyorlar. O kadar güzel fikirler çıkıyor ki ortaya, çocuklarımız gerçekten çok yetenekli.
SORU: Halk koşusu kaç kilometre, herkes katılabiliyor mu ?
V.YÜKSEL: Halk koşusu 5 kilometre uzunluğunda. İsteyen herkes katılabiliyor. Çocukları getirirsek anneyi babayı da mutlaka getiririz. Pazar günü sabahı saat 8’de çocuğum dışında beni hiçbir güç bizi kaldıramaz. 
Ayrıca, maraton resmi yapan bir çocuk belki de 3-4 sene sonra maraton koşucusu oluyor. Bu da maraton, plaj voleybolu, güreş, bisiklet kültürü oluşmasında önemli bir etken oluyor. 

“MERSİN’İ BİSİKLETLE TANIŞTIRDIK”
SORU: Günden güne ilginin arttığı Mersin Uluslararası Bisiklet Turu ’Tour Of Mersin
organizasyonunda da sizin imzanız var, Mersin için bu aktivitenin önemi nedir? 
V.YÜKSEL: İlimizde 13 ilçeyi kapsayan yaklaşık 140 kilometre uzunluğunda bir bisiklet parkurumuz var. Biz de bunu değerlendirmek için hayata geçirdiğimiz Mersin Uluslararası Bisiklet Turu ’Tour Of Mersin etkinliğinin 4’üncüsünü Nisan ayında gerçekleştirdik. İnşallah seneye 5’incisini yapacağız. Bisiklet parkuru da tıpkı maraton gibi dış alanda yapıldığı için yine Mersin’i tanıtma fırsatı yaratıyor.
Birinci gün parkur Anamur’dan başlayarak Bozyazı, Aydıncık, Gülnar’dan geçiyor. İkinci gün, parkuru Mut’tan başlatıyoruz, Silifke, Erdemli, Mezitli’den geçiriyoruz. Üçüncü gün, parkuru Tarsus’tan başlatıyoruz, Tarsus Çamlıyayla’an geçiyor aşağı Yenişehir’den Akdeniz’e iniyor. Yani toplamda 13 ilçeden geçen bir parkurumuz var. Başka yerde var mı böyle bir parkur veya böyle bir spor?
Bu etkinlik ile Mersinlilere bisiklete binmenin ne kadar faydalı ve sağlıklı olduğunu, trafik sorununun bisikletle aşılabileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Bizim bisiklete binme farkındalığı yaratmamız lazım. Bu geleceğimiz için çok önemli bir konu. 

“BELEDİYE OLARAK NEREDEYSE GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI GİBİ ÇALIŞMAYA BAŞLADIK”
SORU: Hocam bu etkinliğin yanı sıra bir de amatör kulüplere maddi-manevi destek veriliyor. Ancak zaman zaman bu destekler eleştirilere de neden oluyor. Gerek verilen malzemelerin kalitesi gerekse de yardımın miktarları tartışma yaratıyor. Bu konuda ne diyorsunuz?
V. YÜKSEL: Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak sporu desteklemekle yükümlüyüz ve destekliyoruz. Ancak biz direkt sporu icra eden bir kurum değiliz. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim bakanlığı var. Biz sadece destek verebiliriz. Ama biz artık destek kısmını aştık yani neredeyse Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi çalışmaya başladık. 
Lütfen kimse bunu da yanlış anlamasın, yarış halinde değiliz, onların amacı da, bizimki de spora hizmet etmek. Ama kentte yaklaşık 350 adet amatör spor kulübü var. Bizim hepsine aynı miktarda yardım etmemiz çok zor. Ayrıca Mersin’de bin 125 okul var ve bu okullardan inanılmaz talepler geliyor. Okullarda spor malzemesi yok. Belediye bunların hangi birine yetişsin? Hangisini karşılasın? Zaten ekonomik kriz de var. Ekonomik kriz her şeyi etkiliyor. Ayrıca şöyle bir şey de var, insanlar şunu unutuyorlar; biz bir kamu kuruluşuyuz. Dolayısıyla bizim alacağımız malzemeler için ihale yapmak durumundayız. 250 bin TL’yi aşan ihalelerin pazarlık usulü ile yapılması zorunlu. Bu şartlarda sizin direkt bir ayakkabıyı tarif etme şansınız yok. Yani siz gidip de Adidas’ın herhangi bir modelini tarif etseniz de yasalara uygun olmuyor. 250 bin TL üzerinde bir alışveriş olduğu için gidip pazarlık da yapamıyorsunuz. 
Biz 89 kulübe malzeme verdik. En az 4 bin TL değerinde malzeme verdiğimizi düşünürsek bununu için gerekli bütçe yaklaşık 360 bin TL’ye tekabül ediyor. 
Kulüpler istediği yerden istediği malzemeyi alabilir. Belediyenin böyle bir şansı yok. 
Keşke öyle bir şansımız olsa da kulüplerle beraber gidip ona göre şu veya bu ayakkabıyı alabilsek

SORU: Peki bir önceki dönem eleştiri alan, kötü malzeme veren firmayı ihale dışı bırakamıyor musunuz?
V.YÜKSEL: Öyle bir lüksümüz yok maalesef ama uyarıyoruz. 
SORU: Peki bir önceki dönem eleştiri alan, kötü malzeme veren firma bu dönem de ihaleyi alabildi mi?
V.YÜKSEL: Hayır alamadılar ama onlar da daha önce uyardığımız malzemeyi değiştirip daha iyisini getirmişlerdi mesela ama ihaleyi alamadılar tabi. Dediklerimize uyuyor evet, şartlarımıza uyuyor. Yani “Senin ayakkabın şartlarımıza uyuyor ama bak seni almam.” diyemiyoruz. Ancak karşılıklı iyi niyet çerçevesinde şunu diyebiliyoruz, “Arkadaşlar bakın bu malzemelerden amatör kulüplerimiz mezun olmadı, lütfen seneye bu ihaleye girerken daha kaliteli ayakkabılar getirin ve fiyatınızı da buna göre belirleyin.” diyoruz. Yani o yüzden keşke biz de dernekler gibi direkt ayakkabımızı alabilsek ama biz kamu kurumuyuz ve Kamu İhale Kanunu’na tabiiyiz.

SPORUN MUTFAĞINDAKİLER ROL MODEL OLUYOR
SORU: Mersinlileri sporun mutfağındakiler ile buluşturmak adına başlattığınız bir çalışma var, tepkiler nasıl?
V. YÜKSEL: Sporun Mutfağındakiler buluşmaları 3 yıldır düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz bir etkinlik. Sporun Mutfağındakiler buluşması ile; spor dünyası hakkında merak edilenleri katılımcılarla paylaşmak, gençleri hayranlık duydukları rol model olarak seçebilecekleri kendi branşlarında ekol olmuş sporcularla buluşturup ilgi duydukları spor branşlarını yakından tanımaları amaçlanmaktadır. Bu yıl Kongre Merkezi, Taşucu Stadyumu ve Mut ilçesinde farklı zamanlarda 6 adet sporun Mutfağındakiler paneli yapılmıştır.

KARARKUCAK GÜREŞLERİNE İLGİ BÜYÜK
SORU: Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin en çok önem verdiği bir diğer sportif etkinlik ise Karakucak Güreşleri. Organizasyonun başarısının sırrı ne?
V. YÜKSEL: Bölgemizde güreş sporcusunun ve seyircisinin arttırılması amacıyla düzenlediğimiz Karakucak Güreşleri’ne ilgi her geçen gün artıyor. Biz de bu kapsamda hem turnuvalar düzenliyor hem de kurslar açıyoruz. Sporcu yetiştirme potansiyeli olan bölgelerde güreş kurslarının açılması bağlamında Erdemli ilçesinde güreş kursu açtık. Mut ve Anamur İlçelerinde de önümüzdeki günlerde güreş kursları açmayı hedefliyoruz. Amaç bir sonraki karakucak güreşlerinde kendi akademimizdeki sporcularında katılımının sağlanması.
Ayrıca bu yıl Karakucak Güreşleri; 24-30 Ağustos 2018 tarihleri arasında Anamur, Gülnar, Mut Silifke, Erdemli, Çamlıyayla ve Gözne’de yapıldı. Güreşlere 504 güreşçi katılırken dereceye giren güreşçilere toplamda 346 bin 500 para ödülü verildi.

“OLİ PROJESİ İLE GENÇ NESİLLERİN ERKEN YAŞTA SPOR KÜLTÜRÜ EDİNMELERİNİ HEDEFLENİYOR”
SORU: Mersin’de gençlerin spora yönlendirilmesi adına yürüttüğünüz bir diğer önemli çalışma ise OLİ Projesi. Proje hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?
V. YÜKSEL: Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin 2006 yılından bu yana sürdürmekte olduğu Spor Kültürü ve Olimpik Eğitim Projesi (OLİ), Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından öğrencilerle buluşturuldu.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından, genç nesillerin erken yaşta spor kültürü edinmelerini sağlamak, onların insan vücudu, spor, sağlık, olimpiyat oyunları ve felsefesi, spor kültürü ve ahlakı, fair play, sağlıklı beslenme ve çevre duyarlılığı gibi konularda bilgi sahibi olmaları amacıyla yaklaşık 12 yıldır sürdürdüğü OLİ, Mersin’de ilköğretim çağındaki öğrencilerle buluşmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından hayata geçirilen OLİ Projesi ile genç nesillerin erken yaşta spor kültürü edinmelerini hedefliyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte öğrenciler OLİ ile tanış fırsatına erişti. Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen etkinlikte, OLİ Spor Kültürü Olimpik Eğitim Proje Sunucusu Sibel Yazgan Tel’in eğitici ve eğlendirici anlatımıyla Mersinli çocuklar eğlenerek öğrendi.
“KABAHATİMİZ; HİÇ KİMSE ELİNİ ATMAMIŞKEN BİZİM SORUMLULUĞU VE GÖREVİ ÜSTÜMÜZE ALMAK MI?”
SORU: Gelelim kentimizin kanayan yarası Mersin İdman Yurdu’na. Süper Lig’den düştüğümüzün ertesi yılında siz yönetime gelirken neler yaşandı? 
V.YÜKSEL: Öncelikle Mersin İdman Yurdu hepimizin ortak paydası, bunu kimse tartışamaz. Hiç kimse ‘Ben senden daha fazla Mersin İdman Yurdu’luyum’ diyemez. Kimsenin elinde bununla ilgili bir tartı yok. Ben doğuştan Mersinliyim. Hakemlik yaptığım yıllarda tabiî ki tuttuğumuz takımı belli etmemiz doğru olmazdı ama Mersin İdman Yurdu sevgisi bizim içimizde yaşadı. 
Düştüğü duruma biz üzülmüyor muyuz? Tabi ki üzülüyoruz. Birazcık araştırın kardeşim. Hiç kimse iki maça gitmekle Mersin İdman Yurdu sevgisini kıyaslayamaz ve “Mersin İdman Yurdu’yla ilgili konularda ben ne dersem o olacak” diyemez. 
Biz 2016yılı Ocak ayında MİY Süper Lig’deyken göreve geldik. Takımın puanı 11’di. 
Hem biz, hem yönetimdeki arkadaşlar, hem de şehir mücadele etti ama takım küme düştü. Sene sonu küme düştüğümüzde sadece 2 kişi kaldık: Ben ve Hüseyin Çalışkan. Biz de görevi üstümüze aldık. Öyle bir sorumluluğu üstlenmek kolay değil. Hiç kimse elini atmamışken bizim sorumluluğu ve görevi üstümüze almak mı kabahatimiz? Hiç kimse kılını kıpırdatmadı. Olağan Genel Kurul kararı aldık, ilkinde çoğunluk sağlanamadı, ikincisi de yapılamazsa kulüp fesholacaktı. 
Kız Kalesi’ndeydik, yine ben devreye girdim orada Hüseyin Çalışkan ve Burhanettin başkanla konuştum. ‘Başkanım bugün son gün, artık bir karar almamız lazım’ derken, fitili ben ateşledim ve kongreye gidildi.

SORU: Yani aslında siz kulübü uçurumun eşiğinden almasaydınız o dönem MİY kapanacak mıydı?
V.YÜKSEL: Tabii, o dönem kapanıyordu. Ama biz Mersin İdman Yurdu’nu bu şekilde bırakamazdık. Buna hakkımız yoktu. Dolayısıyla hemen harekete geçip o dönemki alt yapı sorumlumuz Muzaffer hocayı aradık ve ‘takımı hemen toparlayalım, hocamız gelinceye kadar antrenmanlara başlayalım’ dedik. Çünkü zamanımız yoktu. Ama o dönem Muzaffer Hoca bizi yanlış anladı. Oysa ben Muzaffer hocaya, hangi hoca ile anlaşacağınız belli değil demek istemiştim. Kim benim yerimde olsa böyle bir durumda ilk iş olarak takımın başına altyapı hocasını getirir. 
Ertesi gün hemen biz yeniden toplanıp Levent hoca ve Hacı abi ile bir araya gelip, Burhanettin başkanın yanına çıktık. ‘Başkanım ne yapalım?’ derken Levent ve Nasır hoca ile anlaştık. Çünkü takımın kampa gitmesi gerekirken daha ortada takım yoktu. O dönemde acil kararlar alınması gerekiyordu. Ve biz hala o kararın arkasındayız. Çünkü hiçbir hoca bu kulüpte çalışmazdı. O dönemde biz Levent hocamızla 5 bin liraya anlaşmıştık. Biz sonra hemen takımı kurduk ve apar topar çalışmalara başladık .
SORU: O dönemde transfer tahtasının 3,5 milyon lira ile açılabileceği söyleniyordu ama siz ve Hüseyin Çalışkan’ın bu duruma müdahale etmediği ve emek harcamadığı gibi bir algı yaratıldı. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
V. YÜKSEL: Ben elimde olan donelerle konuşuyorum. 11 Ocak 2016 tarihi ile borcumuz 75 milyon 469 bin liraydı. Bu bizim ilk göreve geldiğimizde karşımızdaki mali tabloydu. Vadesi gelmemiş borçlarla hesapladığımızda ise kulübümüzün toplam borcu 86 milyon 137 bin 485 liraydı. Göreve geldiğimizde kulübün lisansa engel olan borcu 6 milyon 155 bin liraydı. Şimdi herkes bunun 2 milyon lira olduğunu konuşuyor. Bunu nasıl konuştuklarına anlamış değilim. O dönemde gönderilen isimler helallik alınmadan gönderildiği için hiçbiri ücretlerinden geri adım atmadılar. Ayrıca varsayalım ki biz transfer tahtasını açmak için borcu 4 milyona kadar düşürdük. Peki, sonra en az 10 milyon liralık bir transfer parasına ihtiyacımız olacaktı. Yani toplamda bizim 14 milyon lira sıcak paramızın olması gerekiyordu. Bu durumda sadece Hüseyin Çalışkan diyemezsiniz. 

“BİZE PARA LAZIMDI AKIL VERDİLER”
SORU: Bu konular o dönemin yönetim kurulu toplantılarında konuşuldu mu? 
V. YÜKSEL: Biz bunları sıklıkla konuştuk. Davalarımızın neredeyse hepsine Kemal Kapıloğlu’nun baktığını öğrendik. Tüm davalılarımızla irtibata geçtik, onlarlar bire bir konuşmaya çalıştık. Ama bizim o dönemde sıcak paraya ihtiyacımız vardı. Örneğin benim Servet’e borcum var, onunla konuşabilmek için cebimde en az 600 – 700 bin lira olması lazım ki oyuncunun önüne bunu koyup ‘al bunu ve hakkını helal et’ dilebileyim. 
Ama borçları ödeyecek bu parayı o dönemki yönetim toplayamadı. Şuradan buradan toplarız dendi ama bu bütçe hiçbir yerden gelmedi. 15 günde en az 14 milyon lira bulmak gerekiyordu ama bu bütçe toplanamadı. 
Bir spor adamının ve şube müdürünün parası olamadığı zaman ne yapabilir ki? Ben sadece doğruları anlatmakla yükümlüyüm. Evet o tahtayı açmamız lazımdı, bunu yapmadığımız sürece düşme ihtimalimiz o kadar yüksekti. 
Ama tahtayı açtıktan sonra da takımın ligden düşme ihtimali vardı. Ve bu borcumuz daha da katlanarak yükselme ihtimali de vardı. Burada bir insanı suçlamak doğru değildir çünkü yönetim olarak hepimiz suçluyuz. Ama benim cebimde para yok ki çıkartayım 10 milyon lira vereyim. Ben başkanın kafasına ‘çıkartın bu parayı’ diye silah mı dayayayım? Ama bize sadece akıl verdiler. Ama bize akıldan çok para lazımdı.

“BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLUP, YORUM YAPAN ÇOK”
SORU: Sizin döneminizde yabancı oyuncuların kulüpten ayrılış süreci ile ilgili de çok büyük eleştiriler, bunlara oldu ne diyorsunuz?
V. YÜKSEL: Herkes fikir sahibi olmadan, araştırmadan sağdan soldan duydukları ile yorum yapıyor. Bu çok da doğru bir şey değil ve ülkemizin de en büyük eksikliği. Eğer bir insanı sevmiyorlarsa hemen dedikoduya başlıyorlar. Biz 2015 / 2016 sezonunda küme düştük. O süreçte kulübün kayyuma gitmemesi için son olağanüstü genel kurulu yaptık ve takımı oluşturduk. Transfer tahtasını açmak için 20 milyonluk bir para lazımdı. Ama biz süper ligdeyken bile bu parayı bulamamışken 2’inci ligde bulmamız imkânsızdı. Elimizde sözleşmeleri biten Veliton ve Nakuolma vardı. Bu oyuncuları küme düşmüş bir takımda nasıl tutabilirsiniz? Üstelik bu oyuncuların sözleşmeleri bitmişti. Sözleşmesi biten bir oyuncu nasıl satılabilir?


“BİR FUTBOLCU KULÜPTEN GİTMEYİ KAFASINA KOYMUŞSA O FUTBOLCUYU TAKIMDA TUTAMAZSINIZ”
SORU: Peki, Kalili, Saduku, Mehmet Taş, Kaleci Muharrem ve Nihat’ın gidişleri de çok sıkıntılıydı. Bu oyuncuların ayrılık sürecinde neler yaşandı? 
V. YÜKSEL: Nihat Şahin zaten bize hiçbir açıklama yapmadan Gençlerbirliği Spor Kulübüne gitti. Anlaşma yaptığını duyduğumuz anda biz başkan İlhan Cavcav’ı aradık. Oyuncunun yanlış yaptığını ve kulübün bu işten zarar göreceğini söyledik. Bu kapsamda biz 
TFF bünyesindeki Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na gittik. Ancak kurul ‘bu tip sözleşmeler iki tarafın rızası alınarak olur’ dedi. O zaman biz bu sözleşmeyi neden yapıyoruz? Maalesef TFF’nin UÇK’sı genelde futbolcuların lehine kararlar veriyor. Ancak aslında kulüplerin yanında yer almaları gerekiyor. Çünkü kulüpler bitiyor. 
Nihat gidince elimizde kaleci kalmadı. Bir tek Mehmet Taş vardı. Bu oyuncumuzun performansını da anlatmamıza gerek yok, herkes biliyordu zaten. Muharrem de geldi Hüseyin başkan ile konuştu. Başkanda onu bana yönlendirdi. Muharrem sözleşmesi devam ettiği için ‘200 bin euro verin beni bırakın’ dedi. Onun da sözleşmesinde ‘maaş, pirim ve kulübün diğer mali yükümlülüklerinden 90 günden fazla bir süre yerine getirmemesi durumunda futbolcu kulübü yazılı bir şekilde uyarır ve ödeme için 30 gün süre verir’ hükmü vardı. 
Nihat Şahin gittikten sonra Muharrem, ‘Bana 200 bin euro verin, ben gideyim, beni bırakın’ dedi. Peki soruyorum; ben bu durumda nasıl böyle bir sorumluluk alabilirdim? Elimizde kaleci yokken, ‘sen 1 milyon liralık Muharrem’i nasıl 200 bin liraya verdin?’ demezler miydi? İnsanlar bana hesap sormazlar mıydı? Ama Muharrem’de son süreçte gemileri yaktı gitti. Maalesef Kayserispor’u uyarmamıza rağmen o davadan da sonuç alamadık. Kulüplerde böyle konularda etik davranmıyorlar. Bu tarz işlerin önüne geçmek için kulüplerde etik olsalar kulübün onayını almadan karşımıza gel deseler bu sorunlar yaşanmaz. TFF’de genelde futbolcuların ve teknik direktörlerin yanında davranıyor.
Mehmet Taş ile ilgili ise kendisine ödeme yaptığımızı ve hala oyuncumuz olduğunu söyledik. Ancak o ise Adana Demirspor’a giderek, 900 bin liraya imza attı. Transfere biz de müdahil olduk. Oyuncuyu aldılar ve borcumuza da razı oldular. Haksızda olsa, gemileri de yaksa gideni engelleme şansınız yok. Bir futbolcu kulüpten gitmeyi kafasına koymuşsa o futbolcuyu takımda tutamazsınız. TFF’nin bize göre daha fazla yaptırımının olması lazım ve birazda kulüplerin yanında olması lazım. 
Khalili ve Sadiku ise bitik bir haldeydiler. İkisi de sakat olduklarını ve artık oynamak istemediklerini söylediler. Biz Sadiku’yu Mersin’e getirinceye kadar anamız ağladı. 90 gün düzenlemesinden dolayı sözleşmesini feshedemiyor ama ‘sakatım’ deyip, rapor alarak oynamıyor. Biz onu kendi doktorumuza gönderdik, o da bize ‘bunun sıkıntısı var, mümkün olduğunca bir an önce bu oyuncuyu elden çıkarmaya bakın’ dedi. 
Hatta bu oyuncu ile ilgili ben özel olarak Rıza hoca ile görüştüm. ‘Sadiku top oynamak istemiyor, antrenmanda diğer oyuncularında moralini bozar. Mersin İdman Yurdu’na koşacak, savaşacak adam lazım’ dedim. Bitmiş, oynamak istemeyen, Mersin İdman Yurdu’nu sevmeyen bir oyuncuyu siz nasıl oynatabilirsiniz? Bizde bari bu adam boşa gitmesin, kulübe para kazandıralım ki transfer tahtasını açamıyoruz sözleşmesi biten oyuncuları elimizde tutalım dedik. Sadiku’yu Kasımpaşa kulübüne 250 bin euro’ya sattık. İlk yarıdaki alacağından da oyuncu vazgeçti. Biz burada 300 bin euro kar ettik. Peki bugün ondan sonra Mersin İdman Yurdu’nda hangi oyuncudan 300 bin euro kar etmişler? 
Khalili transfer sezonu 30 Ağustos’ta bitiyor olmasına rağmen Mersin’e dahi gelmedi. Çünkü gemileri yakmıştı. Biz bu oyuncu ile bırakın konuşmayı onu Mersin’e dahi getiremedik. Çünkü oda Gençlerbirliği ile anlaşacaktı ve İdmanyurdu’nu kafasında çoktan bitirmişti. İlhan Cavcav ile görüşme yaptıktan sonrada onu da 300 bin euroya sattık. İki oyuncuyu toplamda 600 bin euroya sattık. Bu iki oyuncudan sağladığımız para ile Mihaylov’u, Pedriel’i, Tita’yı ve Mitroviç’i takımda tutabildik. 
Sonra Karabükspor İsaac’ı istedi. O dönemde bu oyuncuya kulübün 90 bin euro borcu vardı. Aslında futbolcu lisans çıkartamadığımız için bizim değildi. O dönemde ‘Mersin İdman Yurdu’ndan hiçbir alacağım yoktur’ diye bir yazı yazsın dedik ve kulübü 90 bin euroluk bir borçtan kurtardık. İsaac noterden yazıyı gönderdi ve hiçbir hak iddia edemedi. 
Mehmet Taş ile ilgili ise kendisine ödeme yaptığımızı ve hala oyuncumuz olduğunu söyledik. Ancak o ise Adana Demirspor’a giderek, 900 bin liraya imza attı. Transfere biz de müdahil olduk. Oyuncuyu aldılar ve borcumuza da razı oldular. Haksızda olsa, gemileri de yaksa gideni engelleme şansınız yok. Bir futbolcu kulüpten gitmeyi kafasına koymuşsa o futbolcuyu takımda tutamazsınız. TFF’nin bize göre daha fazla yaptırımının olması lazım ve birazda kulüplerin yanında olması lazım. 
Khalili ve Sadiku ise bitik bir haldeydiler. İkisi de sakat olduklarını ve artık oynamak istemediklerini söylediler. Biz Sadiku’yu Mersin’e getirinceye kadar anamız ağladı. 90 gün düzenlemesinden dolayı sözleşmesini feshedemiyor ama ‘sakatım’ deyip, rapor alarak oynamıyor. Biz onu kendi doktorumuza gönderdik, o da bize ‘bunun sıkıntısı var, mümkün olduğunca bir an önce bu oyuncuyu elden çıkarmaya bakın’ dedi. 
Hatta bu oyuncu ile ilgili ben özel olarak Rıza hoca ile görüştüm. ‘Sadiku top oynamak istemiyor, antrenmanda diğer oyuncularında moralini bozar. Mersin İdman Yurdu’na koşacak, savaşacak adam lazım’ dedim. Bitmiş, oynamak istemeyen, Mersin İdman Yurdu’nu sevmeyen bir oyuncuyu siz nasıl oynatabilirsiniz? Bizde bari bu adam boşa gitmesin, kulübe para kazandıralım ki transfer tahtasını açamıyoruz sözleşmesi biten oyuncuları elimizde tutalım dedik. Sadiku’yu Kasımpaşa kulübüne 250 bin euro’ya sattık. İlk yarıdaki alacağından da oyuncu vazgeçti. Biz burada 300 bin euro kar ettik. Peki bugün ondan sonra Mersin İdman Yurdu’nda hangi oyuncudan 300 bin euro kar etmişler? 
Khalili transfer sezonu 30 Ağustos’ta bitiyor olmasına rağmen Mersin’e dahi gelmedi. Çünkü gemileri yakmıştı. Biz bu oyuncu ile bırakın konuşmayı onu Mersin’e dahi getiremedik. Çünkü oda Gençlerbirliği ile anlaşacaktı ve İdmanyurdu’nu kafasında çoktan bitirmişti. İlhan Cavcav ile görüşme yaptıktan sonrada onu da 300 bin euroya sattık. İki oyuncuyu toplamda 600 bin euroya sattık. Bu iki oyuncudan sağladığımız para ile Mihaylov’u, Pedriel’i, Tita’yı ve Mitroviç’i takımda tutabildik. 

SERVET KONUSUNDA HATA YAPILDI
Servet konusunda ise biz daha önceki dönemde Ümit Özat’la konuşarak, ‘Zaten oyuncu sıkıntımız var, Servet’le Sinan Kaloğlu’nu değerlendir, bunlar sana yararlı futbolcular’ dedik. Ümit Özat da bizi kırmadı, denedi fakat bir ay sonra Servet’le ters düştüler, ‘Servet’i bu kulüpten gönderin’ dedi. Bir futbolcuyu kulüpten göndermek işin en basitidir. Yani çağırırsın, ‘Hadi git’ dersin olur biter. Futbolcuya, diyelim ki 1 milyon borcun varsa o futbolcuya siz ‘Al bu 600 bin lirayı’ derseniz futbolcu buna ikna olabilir. Ancak bizim yönetim kurulumuz hiç para vermeden çıkarma kararı verdi. İşte bu şekilde hatalar yapıldı. Borçların bu şekilde büyümesinin nedeni budur. 
Yani sen işi 150 bin liraya kurtaracakken o parayı vermeyince borcun oluyor 1,5 milyon euro. E tabiî ki Servet de şimdi alacağından biraz düşmesini istediğinde düşmez. Bülent Korkmaz’a yapılan muamele, bizim Servet’e yaptığımız muamele… 
Lütfen insanlar bir konu hakkında bir insanı suçlarken kimsenin vebalini almasın. Allah’ın affetmediği tek şey, kul hakkıdır. Kimse kimsenin kul hakkını yemesin. Elinde belgen varsa çıkarsın konuşursun. Ben tüm futbolcular hakkında gerekenleri söyledim. Eğer biz o dönem o futbolcuları satmasaydık, bu dönem bu futbolcuları alamazdık. Örnek veriyorum Tita’yı kolay getirdiğimizi mi sanıyorsunuz? Ben Tita’yı getirmek için 1 ay uğraştım. 1 ay boyunca her gün mesajlaştık. Pedriyel ile bir ay boyunca uğraştık. Biliyorsunuz ilk 2 maça alt yapıyla çıktık 5 yedik 6 yedik. Sonra zaten o takımı kurduk deplasmanda Bolu’yu yendik. İçeride yine galip geldik. Gittik Denizli’de berabere kaldık. 5 haftada 7 puan topladık o takımla. 

“ORTADOĞU VE BALKANLAR’IN EN BÜYÜK YALANCISI KULÜBE BAŞKAN OLDU”
Sonrasında ise Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük yalancısı bir adam çıkıp Mersin İdman Yurdu’na başkan oldu. Cumhurbaşkanımıza yakın olduğunu, bakanlar ile istediği gibi görüşebildiği algısını yarattı. Bu algıyı yaratan ve onun bu işi çok iyi yapacağını söyleyenler Mersin İdman Yurdu hakkında konuşmasınlar. 
Çünkü bu insanlar Mersin İdman Yurdu’nu basite alarak çok zarar verdiler. Transfer tahtasını bile 6 saniyede açıyordu. 150 milyon borçta nedir diyordu. Ben bunlara kabahat bulmuyorum ama o dönemde bu işlerin içinde yer alan insanları herkes çok iyi biliyor. Bu isimler peki, şimdi neredeler? 

“YA CEBİNİZDE PARANIZ OLACAK KİMSEYE EYVALLAHINIZ OLMAYACAK YA DA BÜYÜKLERİNİZE SAYGI GÖSTERECKSİNİZ”
SORU: Borçlarla ilgili olarak neler düşünüyorsunuz? 
V. YÜKSEL: Bu kulübün borçlarını ödemediğiniz sürece bu takım birinci değil üçüncü amatör kümeye kadar düşecektir. Bizim nasıl TC kimlik numaramız varsa, kulüplerinde lisans numaraları var. Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü Derneği bu borçlar ödenmediği sürece hiçbir zaman kullanılamaz. Bizden sonraki süreçte hatalı işler oldu ve takımın bazı puanları silindi. Takım şuanda Süper Amatör Küme’de mücadele ediyor ama puan silme cezaları gelmeye devam edecek. Bugün taraftarlarımız bu kulübe sahip çıktılar ama bu ‘biz her şeyde söz sahibi olacağız, her şeyi biz biliriz’ anlamına gelmez. Bu yüzden yönetimdeki arkadaşlarımız, kentin dinamikleri ile olan ilişkilerini daha iyi tutmak zorundalar. Ya cebinizde paranız olacak kimseye eyvallahınız olmayacak ya da kentteki büyüklerinize saygı göstereceksiniz. Bu kentin dinamiklerine kılıç sallamamaları gerekir.

“YENİ BİR KULÜP ALARAK ÜZERİNDEN DEVAM ETMEK LAZIM” 
SORU: Büyükşehir Belediyesi ile MİY yönetimi arasında bir dönem Macit Özcan Spor Tesislerinin kullanımında bir kriz yaşanmıştı. O dönemde neler oldu, neden kriz çıktı ? 
V. YÜKSEL: Kimse Mersin İdman Yurdu’na zarar gelsin istemez. Ben bu kulübün yöneticiliğini yapmış bir insanım. İnsanlar bize kulüpçü gözüyle bakıyor. Mersin İdman Yurdu’nda maddi manevi elimizden ne geliyorsa yaptık. Bizim protokol sözleşmemiz bitti. İlgili birim başkanımızın da her iki tarafa bu protokolün bittiğini tebliğ etmesi gerekiyordu. Tebliğin ardından kulüp başkanımız Burhanettin başkanla görüştü. Burhanettin başkan, ‘talimat gereği kulübün sadece günübirlik fitness salonunu, futbol sahasını ve soyunma odasını kullanabilirsiniz’ dedi. Fakat sonrasında yönetim yapmaması gereken paylaşımlar yaptı. Ardından bir görüşme daha oldu. Başkan ısrarla oda vermemek konusunda kararlıydı ama bir antrenör odası ve salonların kullanılması için izin verdi. Olayı tatlıya bağladık. 
Halil başkan bu konularda daha duyarlı. Doğruları konuşmak lazım. Mersin İdman Yurdu’nu 100 milyon borçtan kurtaracak bir yönetim var mı? O yüzden biz Mersin İdman Yurdu’nu nasıl başka bir takımdan yaratabiliriz diye bakmalıyız. Şuan Mersin İdman Yurdu ismini yasa gereği kullanamayız. Ama 3-4 sene sonra yasa değişirse belki kullanabiliriz. Buna karar vermek lazım. Bu MESKİ mi, İçelspor mu yoksa başka bir takım mı olur bilemeyiz. Bunun kararını hep birlikte vereceğiz. Kentin mülkü amirleri bir araya gelmeli ve ortak bir formül bulunmalı. Kulüp şuan can çekişiyor. Bitkisel hayatta, fişinin çekilmesi bekleniyor. 
Biz her kulübe eşit mesafedeyiz. Yapabileceğimiz ve yapamayacağız şeyleri söylüyoruz. Biz buradayız o yüzden birbirimizi kırmadan konuşmalıyız. Herkes haddini bilerek konuşmalı. Bu iş kötü patlayacak. Mersin’in dinamiklerini harekete geçirmek lazım. Valilik harekete geçmeli. Hayal üretmenin anlamı yok. Yeni bir kulüp alarak üzerinden devam etmek lazım. Herkes bir araya gelmeli ve konuşmalı. 100 milyonluk borcu kapatabilecek formül varsa üretilsin. Gerçekleri söylemek zorundayız. 
Ayrıca BAL’da mücadele eden 3 tane takımımız var. Onların yöneticilerini çağıralım, konuşalım, fikirlerini alalım. Ortak bir şey bulup yola çıkalım. Kimi parası ile kulübü yönetecek kimisi aklı ile. Biz parası olanları doğru yönlendirecek insanlarız. Bu kulübün 5 kuruşunu yedirtmem. Bunun için mücadele ederim. Başaramazsam da bırakırım. Belki akabinde yeni bir kulüp çıkacak. Güzel bir yönetim oluşacak. STK’lardan, odalardan birer kişi yönetime girecek ve birlikte yöneteceğiz. Bunun için bir an önce harekete geçmeliyiz. Bu sezon BAL’daki takımlara 10 bin liraya yakın para yatırıyoruz. Elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Ne kadar çok parçalanırsak o kadar çökeriz. Ne kadar güçlü olursak o kadar çok işimizi yaptırırız. Lütfen insanlar bir konu hakkında konuşacaksa elinde belge varsa konuşsun. 
 


Haber Etiketleri
- |

Yorumlar
Haberi Yorumlayın
Ad Soyad * :
E-Posta * :
Yorumunuz * :
Doğrulama *
Code Image - Please contact webmaster if you have problems seeing this image code  Refresh
 

İDDİALI KONUMA GELDİ
İÇEL İDMAN YURDU
 
İDDİALI KONUMA GELDİ
 
-...  
  YAPRAK DÖKÜMÜ BAŞLADI ...
  BAY GEÇİYOR...
  İÇEL ZİRVEDE! ...
  İLK YARIYA 2 GOL SIĞDIRDI ...
TÜM İÇEL İDMAN YURDU HABERLERİ

YILIN SON MAÇI
BASKETBOL
 
YILIN SON MAÇI
 
-...  
  PERİLER ZORU KOLAYA ÇEVİRDİ...
  OLAYLI MAÇ!...
  KÖTÜ SERİ DEVAM EDİYOR...
  AVRUPA KADINLAR CİMNASTİK ŞAMPİYO...
TÜM BASKETBOL HABERLERİ

HAKEMİ GEÇEMEDİ!
SALON SPORLARı
 
HAKEMİ GEÇEMEDİ!
 
Türkiye Erkekler Hentbol 1.Liginde mücadele eden Mersin İdman Yurdu He...  
  MİLLİLERİN HEDEFİ İLK 3 İÇİNDE YER...
  HENÜZ GALİBİYETİ YOK...
  ZİRVEYE BİR ADIM DAHA...
  GALİBİYET İÇİN ÇIKACAKLAR...
TÜM SALON SPORLARı HABERLERİ

ALTAY’DAN SİLİFKE BELEDİYESPOR’A MARŞ
GENEL HABERLER
 
ALTAY’DAN SİLİFKE BELEDİYESPOR’A MARŞ
 
Pop-rock sanatçısı Ali Altay, Silifke Belediyespor’a marş yazıp best...  
  TARSUS İDMAN YURDU TELAFİ PEŞİNDE...
  HAFTA İÇİ MESAİSİ BAŞLIYOR...
  DÖRT GÖZLE BEKLİYOR...
  KAYBEDENİN İŞİ ZOR!...
TÜM GENEL HABERLER HABERLERİ

KÖŞE YAZARLARIMIZ
  • Ali ŞANLI
  • Suat Özdal
    TARAFTARIN SESİ
    ANKET
    Sizce gelecek hafta oynanacak olan Karabükspor karşılaşmasında forvette hangi isim oynamalı ?
    -Welliton Soares
    -Marko Futacs
    V?DEOLAR
    O futbolun fenomen ismi (VİDEO)
    O futbolun fenomen ismi (VİDEO)
    Kamptan ilk görüntüler
    Kamptan ilk görüntüler



    Anasayfa Künye İletişim Giriş Sayfam Yap Sık Kullanılanlara Ekle
    Copy Right © 2012 Paskolik . Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Geliştirme Mustafa ŞAMDAN. Email : m.shamdan@gmail.com