“İlgi… Bilgi…Takip…”
Bu üç kelimeyi yan yana ve ilk kez Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna’nın ağzından duymuştum. Tuna, hizmet anlayışında başarının temel şartını bu üç kelime ile özetlemişti. Doğru söylemişti… Dumas’ın üç silahşörleri Artos, Porthos ve Aramis’ti onlar. Onlarsız savaş kazanılmazdı.
Mersin İdman Yurdu… Şahit olduğum dönemde hiç iddiasız olmadı. İlk yıl kümede kaldı, sonra süper lige çıktı. 2 sene kaldı süper ligde. Sonra düştü ve bir mucizeyi gerçekleştirip yine çıktı. Şimdi ligde 4. Sırada, puanı da 16.
Bu takımın 6 yıllık EKG’sini çekip yaşam ritimlerine baksanız, emin olun “Öldürmeyen Allah Öldürmüyor” derdiniz… Sportif anlamda ne kadar iddialı sezonlar geçirse de, yönetsel ve idari anlamda bir o kadar kriz geçirdi yüzyıllık kulüp… Damarlar tıkandı, yeniden açıldı… Zaman oldu suni teneffüs, zaman oldu elektro şokla hayata döndü.
Peki kendi alanında bu kadar başarılı olan ve devasa bütçelere hükmeden onlarca yönetici, söz konusu Mersin İdman Yurdu olunca neden sudan çıkmış balığa döndü ..
Nedeni; yazının girişindeki o üç kelime işte…
FİFA’ya olan borçların geldiği durum ancak bu üç kelime ile özetlenebilir. Her dönem parasızlığı müzmin bir hastalık olarak yaşayan kulüp, elde ettiği kazancı da hiçbir şekilde yatırıma dönüştüremedi. Futbola sadece futbolcu üzerinden yatırım yaptı. Futbolcuya ederinin üstünde paha biçti. Borçlar boyu aştı.. Sonrası malum; kulüp soluğu TFF’de, FİFA’da hatta CAS’ta aldı.
“Borcu olmayan kulüp mü var “ dediğinizi duyar gibiyim. Evet bizden daha kötü durumda olan kulüpler var. Ama hiç birisinin gündeminde puan silme, küme düşürülme, transfer yasağı gibi terimler yok… Neden? Demek ki ortada, borçtan çok düşünülmesi gereken idari ve bürokratik bir takım yanlışlık var. İşte kulübün borçları yapılandırırken bence bu alışkanlıklarımızı da yapılandırmalıyız.
“Bu kulüpte kimsenin alacağı kalmaz” teranesinin de kulübün başına açtığı bela ortada.. Evet kalmaz… 300 vereceğine 500 verirsin, 1000 vereceğine 1500.. Sıcak paran olmazsa, işte böyle borcunu ödersin.
Peki, ne yapılmalı?
Önce borçlara sahip çıkılmalı ki Başkan’ın yaptığı açıklama da bu yönde.
Sonra; Ali Kahramanlı ve yönetiminin bundan sonra yapacağı; ilgi, bilgi ve takip mekanizmasını uygulamaktır. Yönetimin bireysel bir borçlu gibi davranma lüksü yok. Erteleyeceğiniz ya da ihmal edilen yerler, nazımızın geçtiği kişiler değil, koca koca kurumlar.. Kimsenin gözünün yaşına bakmazlar Alimallah..
Nerelere ve hangi şartlarda harcamaların yapıldığını biliyoruz. Bu paranın karşılığını kısmen de olsa puan olarak aldık. Lakin, bir gün alacağınız puan kalmazsa, bu borçlar yiğidin olmaktan çıkar… İşte o zaman kıyamet kopar.
Kahramanlı ve yönetimi Mersin İdman yurdu tarihinin sportif anlamda en başarılı yönetimi.. Bu kadar borcun en azından sportif karşılığı var. Buna sözümüz yok. Ama artık sistematik ve profesyonel bir tavrın geliştirilmesi lazım kulüpte. Kimse sorumluluk alanını yersiz bir şekilde işgal etmemeli. Başarıda fotoğrafın en önünde, hezimette kaçacak delik arayan yönetici profilinden derhal kurtulmalı kulüp… İdman Yurdu emanettir bize ve bu emanet ehil ellerde olmalı.
Ve en önemlisi kulübü 3–5 kişinin sırtından alacak, bir proje diplomasisi geliştirilmeli.
Bunun da önderliğini, kongre salonundaki kararlı sesler yapmalı…
Bilmem anlatabildim mi?
Bilgiliyiz, ilgiliyiz ve takipteyiz…
Ona göre!
